Nilda Paşaoğlu
Düşün-ü-yorum Dergisi
İnsanlık tarihinin hemen her döneminde yol teması etrafında pek çok düşünce ve inanç şekillenmiş, hatta milletlerin ve medeniyetlerin kuruluşunda da yol ve yolda olmak en önemli etken olmuştur. “Yol nedir?” sorusu hep sorulmuştur. Yol kelimesi ana Türkçede yazılı örneği bulunmayan *yo- “yürümek” fiilinden türetilmiştir. Tarihte en eski kaynaklarda, “yol, sefer, yolculuk” (Orhun Yazıtları (735) : altun yışıg yolsuzun aşdım [altun ormanı yol aramadan aştım), yolak “1. kırlardaki küçük yol, patika, 2. yol yol çizgili olan şey” (Divan-ı Lugat-it Türk, 1070 ) yoldaş “yol arkadaşı” (Tezkiret-ül Evliya (1341) : Zekeriyya’nıŋ üstadımış ve Tirmidi’nüŋ yoldaşımış)[1] şeklinde kendini gösterir. Yol,“Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, kendi kendine oluşmuş yürümeye uygun yer”[2]anlamına gelir. Yol genel anlamı ile kişiyi olduğu yerden alan ve onu ötelere taşıyan, kişiye farklı bir yerde bulunma ve her şeye başka bir noktadan bakabilme fırsatı tanıyan temel figür vazifesi ile öne çıkmaktadır. Bu bağlamda yol metaforu, insanın yeryüzündeki yürüyüşünü ve onu diğerlerinden ayıran yaşama biçiminin bir ifadesidir. Özetle“Yol, etkin ve çeşitliliklerle dolu yaşamın simgesi ve imgesidir.”[3] Birey çeşitlilikle dolu yaşamın simgesinde ilerlemek zorundadır.
Hançerlioğlu, yol kavramını şu şekilde izah eder: “Davranış biçimidir. Yöntem ve biçimden farklı olarak özgül bir tutumu dile getirir. Başka bir biçimiyle de üretim tarzı, yeni varışlar anlamındadır.”[4] Felsefede, yol nedir, yolda olmak nedir gibi sorularını bitirebilecek bir yanıt yoktur. Çünkü her yanıt yeni sorulara çıkar. Velâkin yolda olma varoluşu sürdürmeyi, yeni arayışlara yeni yanıtlar aramaya yönlendirir. Düşünce tarihimizde bir kök metafor olan yolda olmak kavramı, hakikatin peşinde hakikati bilmek için çabalayarak, arayarak huzuru bulmak anlamındadır. Yolda olmak maddi ve manevi bir dönüşümdür.
Yolda olmak, pozitif bir değişimdir. Hem ruhî hem fikrî hem de fizikî değişimdir, gelişimdir, yenilenmedir. Şurası bir gerçek ki insan, hayatı boyunca bir yerlere doğru hareket etmektedir. Hareket etmek de, yaşamak da yolda olmak demektir. Ancak önemli olan, hakikate giden yolda olmaktır. Karl Jaspers’ın da belirttiği gibi hakikate giden yolda, en yüksek iyinin bilgisine ulaşılabilecek yolda, özgürce olabilmektir. Çünkü felsefe yapmak aklın bilgisinin sınırlarından başlayıp en yüksek iyinin, Tanrı’nın bilgisine, insanın özgürlüğüne ulaşabilmesidir. Yani esas olan, insanın hangi yaşamın yolcusu olduğudur, nereye doğru yürüdüğüdür. Ya da yürünen yolun farkında olabilmektir. Yolu, bindiği taşıtın yolu olarak anlayan çağdaş insana yürüdüğü yollar anımsatılmalıdır. Yolunu tanıyıp yürüyebilmek, yürümeyi göze alabilmektir. Bilgece yaşamanın yükselişi, o yolda olan insan içindir.[5]
İnsanın, yolda olması ve yolculuk serüvenine girmesinin çeşitli sebepleri vardır. Yolculuk bir yere varmak, bir şeyleri aramak ya da kaçmak için yapılabildiği gibi bir serüven de olabilir. Bazen sebeptir, bazen de sonuçtur. Doğunun yolculuklarında yolculuğun temel sebebi arayıştır. Aramak aktif, beklemek pasiftir. Godot beklenir, Simurg aranır. Hal bu olunca da arayış yolculuğun bir parçası hâline gelir. Çünkü klasik kültürün yolculuğu aktif bir arayıştır. Batınınki ise daha çok buluş, yüzleşme veya kaçmadır. Bilinene özlem, bilinmeyene hayal ve sezgi yöneltir. Bu anlamda kaçış da Batılı bir metafordur. Doğu düşüncesi, yol felsefesini kaçmak üzerine kurmaz. Bu anlamda daha çok mücadele ya da tevekkülle kabulleniş içerir.
Felsefede yolda olmak demek, herkesin bu yolda yolcu olması demektir. Bu yol daha farklı bir yoldur. Bahsedilen yol uçsuz bucaksız bir yoldur. Hiçbir zaman elinde haritanın bulunmaması demektir. Daha da önemlisi yolun sonunun olmamasıdır. Felsefe yolunun hiçbir türlü sonu yoktur, sonsuzluğa uzanır. Sorular hiç bitmez, yollar hiç tükenmez. Felsefede yolda olmak bir maceradır. Sadece aramaktır, aradığını bulamayacağını bile bile aramaktır. Jaspers, “Felsefe, yolda olmaktır; hiçbir yere yerleşmemektir, sürekli bir maceradır. Felsefe yersizlik ve yurtsuzluktur; amansız bir göçebeliktir. Felsefe, evine hiçbir zaman ulaşamaz. Felsefe sadece aramaktır; aradığını bulamayacağını bile bile aramaktır. Felsefe, hakikate varamaz; o hep eksik olmakla yazgılıdır,”[6] diyerek yol felsefesini özetler.
[1] https://www.etimolojiturkce.com/kelime/yol.
[2] Türkçe Sözlük, Hazırlayan: Şükrü Akalın, Türk Dil Kurumu, Ankara,2009, s.2188-2190.
[3], Gaston Bachelard, Mekânın Poetikası,(Çev: Aykut Derman), Kesit Yayıncılık, İstanbul, 1996, s.39.
[4] Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Ansiklopedisi 7.Cilt, Remzi Kitapevi, İstanbul, 1978, s.334.
[5] İbrahim Hakkı Aydın, Bir Felsefi Metafor ‘Yolda Olmak’, Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, S.6/4, 2006 s.16.
[6] http://www.sozkimin.com/a/345-karl-jaspers-kimdir-sozleri-ve-hayati.html#ixzz5Ao39z7X8.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder