SALGINDA BİZ EĞİTİMCİLERE DÜŞEN GÖREV NEDİR?

SALGINDA BİZ EĞİTİMCİLERE DÜŞEN GÖREV NEDİR?

Mevlana’nın dediği gibidir öğretmenlik; “Kum tanesiyim ama çölün derdini taşıyorum.”...

Memleketin/Dünya’nın  derdi ile dertlenmeden, sorumluluğunu üstlenmeden kum tanesi dahi olunmaz.

Dünyamız yaşlandı. Bu süreçte dünyada birçok savaş, doğal afet salgın vb. yaşamımızı birincil ihtiyaçlarımıza göre düzenleyeceğimiz durumlar gerçekleşti. Ancak, gelin görün ki bu gün Maslow yaşasa ihtiyaçlar hiyerarşisinin en altına yeni ihtiyaçlar ekleyerek grafiğini oluştururdu.
Hayatta kalma içgüdüsü dünyayı dönüşüme zorlayan ana etmendir. Bu etmenler bazen hızlı bazen yavaş gerçekleşerek çağlar açıldı ve kapandı. Bugün yaşadığımız salgın da sistemleri değişime zorlamaktadır. Eğitim sistemi bu tür saldırıya en hızlı cevap verecek kapasiteye sahip sektörlerden biridir. Bugün UNESCO verilerine göre dünya öğrenci nüfusunun yarısı okul dışı kalmıştır. Aniden yaşanan bu belirsizlik ortamında öğrenciler eğitim ve öğretimlerine nasıl devam edeceklerdir sorusu akla getirmiştir. Bu sorunun en sağlıklı cevabı uzaktan eğitim olarak görülmektedir. Çağımızın teknolojik araçlarını kullanırsak bunun hiç de zor olmayacağı gözükmektedir.
Dünya genelinde yaşadığımız salgına karşı yürütülen eğitim savaşının arkasındaki temel itici güç İNTERNET olmuştur. Tabi ki eski dost televizyonun da hakkını burada unutmamamız gerekmektedir. Uzaktan eğitim üniversite, lise ve kısmen ortaokul öğrencilerinin çok da yabancı olamadıkları bir durum aslında. Çünkü Bakanlığımız EBA portalıyla bu konuda ciddi mesafeler almıştı. Bu sayede öğretmen ve öğrenciler teknolojiye adaptasyon konusunda çabuk uyum sağlayarak süreci az hasarla atlatacağımızı düşünüyorum.
Bu salgın eğitimin bununla birlikte okulun yeni bir anlayışla yorumlanması gerekliliği açısından ciddi mesajlar içermektedir. Eğitimin bütün muhataplarının bilginin artık erişilebilir olduğunu görmeleri ve kendilerini buna göre yapılandırmaları gerektiğini anlamaları önem arz etmektedir. Çocuğun bilgiye çok kolay ulaşabildiği bir ortamda okulu yeniden düşünme ve okulun merkezine becerileri alma zorunluluğumuz bulunmaktadır. Kazanım odaklılıktan beceri temelli yaklaşıma doğru giden dünyada okullar da buna göre dizayn edilmektedir. Nitekim Bakanlığımız birçok okulda Beceri Atölyeleri kurmaya başlaması bu dönüşümün göstergesi olabilir. Okullarda öğrenmeyi öğretmeyi başarırsak bu genç jenerasyon eminim ki hayatta bizlerden daha başarılı olacaktır.
Okullarımızda artık bireysel öğrenme, öz disiplin, geri bildirime açıklık, dinleme becerileri, ayrıntılara dikkat gösterme, hedef belirleme, planlama, kritik düşünme ve gözden geçirme gibi becerileri kazandırdığımızda uygulamalı alanlar hariç öğrencinin hayatta başarılı olması için gerekli tüm altyapı dönüşümlerini kurgulamış oluruz.

Bütün bunları özetlersek, Okul dönüşmeli mi?... Öğretmen dönüşmeli mi?… Veli dönüşmeli mi? Cevap: dönüşmeli. Çünkü hitap ettiğimiz kitle öğrenci dönüştü. Bu dönüşümü kaçırırsak maalesef çağdaş uygarlık seviyesine ulaşma imkanımız olmayacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder