Dil ve Düşünce

 DİL VE DÜŞÜNCE

Düşüncemizin açıklığı, onları ifade etme tarzımızla veya kullandığımız sözcüklerle yakından ilişkilidir. Uygun sözcükleri seçmemişsek, sözcükleri doğru bir biçimde değil de bulanık veya belirsiz bir şekilde kullanıyorsak, düşüncelerimizi aktaramayız, maksadımızı anlatamayız. Anlatımda açıklık elde edemediğimiz için, birbirimizle anlaşmadan konuşmuş oluruz. Demek ki sözcükler, anlamın yapı taşları, düşüncenin temel araçları olmak durumundadır. Nasıl ki bir marangoz yanlış alet kullandığı zaman, söz gelimi bir masayı istediği şekilde yapamaz ve malzemesini mahvederse, düşünceler de yanlış sözcüklerin kullanılmasıyla bulanık veya çarpık hâle gelebilir. Felsefi düşüncenin analitik bir düşünce olmasının nedeni budur. Filozofların da dilin analizine özel bir önem vermeleri, işte bu durumdan kaynaklanır.

DİLİN VE İFADENİN ÖNEMİ

Sultan, bir gece rüyasında dişlerinin önden arkaya doğru döküldüğünü görür. Gördüğü rüyanın yorumunu yaptırmak üzere rüya yorumcularından birini huzuruna çağırır ve ondan gördüğü rüyanın tabirini ister.

"Sultanım!" diye cevap verir rüyayı yorumlayan kişi, "O kadar uzun yaşayacaksınız ki, bütün oğullarınızın ölümünü göreceksiniz." Sultan, oğullarının ölümünden söz eden yorumcunun sözlerine öfkelenir, muhafızlarına adamı zindana atmalarını emreder. Sonra başka bir rüya yorumcusunu çağırır ve aynı rüyayı ona da anlatır:

"Sultanım!" der bu defaki yorumcu, “Allah size o kadar bereketli ve uzun bir ömür hediye edecek ki, evlatlarınızın hepsinin mutluluklarını görecek ve hepsinden uzun yaşayacaksınız."

Sultan bu habere çok sevinir ve yorumcuya bir kese altın verir. Oysa iki yorumcu da aynı şeyi söylemişti; Yama ilki söyleyeceklerini incelikten uzak, yalın bir üslupla dile getirmiş, ikincisi ise insani duyguları gözeten ince ve ustalıklı bir dil kullanmıştı.



                                                                Kaan Hakan ÖKTEN' den alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder